İnanılmaz ama gerçek: Milas'ta kaybolmaya yüz tutan meslekler zamana direniyor
Milas'ın köylerinde bir zamanlar kiremitçi fırınlarının bacasından dumanlar yükselir, değirmen taşlarının dönen sesi köy yollarına karışır, keçi çanlarının melodisi dağlardan yankılanırdı. Bugün ise o sesler birer birer sönüyor. Kiremitçi ustaları, değirmenciler, keçi çobanları... Bir dönemin sembolleri, birer birer kayboluyor. Milas'ın kırsal mirası, tozlu anıların içinde yok olmadan önce son kez kayıt altına alınıyor.

KİREMİTÇİ USTALARININ SON NÖBETİ
Topraktan şekillenen hayaller, bir zamanlar köylerin çatısını örterdi
Milas’ın bereketli toprakları sadece zeytin ve buğday yetiştirmekle kalmazdı; aynı zamanda köylerin damlarını örten kiremitlerin de kaynağıydı. Ekinambarı, Dörttepe, Koru… Bu köylerde, balçıktan yoğrulmuş hamurlar, güneşte kurutulduktan sonra dev fırınlarda pişerdi. Her kiremit, bir ustanın teri, bir çırağın sabrıydı.
Eskiden her köyde bir kiremitçi ustası vardı. Sabah erken saatlerde başlayan mesai, akşam fırınların kapanışına kadar sürerdi. Kiremitçi Hüseyin Usta anlatıyor: “Bir kiremit kalıbını doğru tutamazsan, tüm seri bozulurdu. Kiremitçilik sabır işiydi, nefes işiydi.” Şimdi o fırınlar, duvarları çatlamış, bacaları çökmüş halde; ustalar ise “Bizimle birlikte bu meslek de bitecek” diyor.
Bakmadan Geçme





