İnanılmaz ama gerçek: Milas'ta kaybolmaya yüz tutan meslekler zamana direniyor
Milas'ın köylerinde bir zamanlar kiremitçi fırınlarının bacasından dumanlar yükselir, değirmen taşlarının dönen sesi köy yollarına karışır, keçi çanlarının melodisi dağlardan yankılanırdı. Bugün ise o sesler birer birer sönüyor. Kiremitçi ustaları, değirmenciler, keçi çobanları... Bir dönemin sembolleri, birer birer kayboluyor. Milas'ın kırsal mirası, tozlu anıların içinde yok olmadan önce son kez kayıt altına alınıyor.

KEÇİ ÇANLARININ SUSTUĞU YAYLALAR
Sabrın, direnişin ve köyün nefesi: Keçi çobanları
Milas’ın yaylaları bir zamanlar sabah güneşiyle birlikte uyanır, keçi sürülerinin çan sesleri dağlardan ovaya inerdi. Kısırlar, Çamköy, Karacahisar… Her köyde bir çoban, her çobanın ardında bir hikâye vardı. Çobanlık sadece bir iş değil, bir yaşam biçimiydi; sabahın serinliğinde otlaklara yol almak, güneşin en kavurucu saatinde bile sürüyü gözden kaçırmamak, yıldızlar altında bile uyanık olmak gerekirdi.
Ali Dayı, Milas’ın son çobanlarından biri. Elindeki bastona dayanarak anlatıyor: “Keçinin yolu dikenlidir, sabrı olmayan dayanamaz. Bizim işimiz, sabır ve dua işidir.” Bugün o sürüler küçülüyor, çobanlar birer birer bu işi bırakıyor. Dağlar sessizleşiyor, çan sesleri azalıyor.
Bakmadan Geçme





