Yarım Asırlık Nefes: Milaslı Zurna Ustası Dursun Girgin Belgeselde Anlatıldı
Muğla Valiliği'nin 'Muğla'nın Değerleri' belgesel serisinin 10. bölümünde, Milas'ın Dibekdere Mahallesi'nden Zurna Ustası ve Kültür Bakanlığı Mahalli Sanatçısı Dursun Girginin yarım asrı aşan zurna ustalığı, kültüre bağlılığı ve çocuk yaşta başlayan müzik yolculuğu ekranlara taşındı.
Muğla Valiliği’nin kültürel mirası yaşatmak amacıyla yürüttüğü “Muğla’nın Değerleri” belgesel serisinin 10. bölümünde, Milas’ın Dibekdere Mahallesi’nde yaşayan Zurna Ustası ve Kültür Bakanlığı Mahalli Sanatçısı Dursun Girginin yaşam öyküsü ekranlara taşındı. Milas Kaymakamlığı ve Muğla Valiliği sosyal medya hesaplarından da paylaşılan bölüm, hem bölgenin müzik geleneğine hem de bir ustanın hayat boyu taşıdığı kültürel sorumluluğa dikkat çekti.
Belgeselde, 77 yaşındaki Girgin, yedi yaşında başlayan zurna yolculuğunu, babasıyla birlikte gittiği düğünlerdeki “usta–çırak” ilişkisini ve o dönemlerin zorlu şartlarını anlattı. Girgin, çocukluk yıllarında 45–50 kilometrelik yollara ayakkabısız gidilen düğünleri, kamış bulmanın bile bir ustalık gerektirdiği günleri ve her yeni parçayı büyük bir hevesle öğrenmeye çalıştığını dile getirdi.
“Ben zurnaya meslek değil, ömür boyu sürecek bir yaşam biçimi olarak baktım” diyen Girgin, geçmişte zurna temin etmenin zorluğuna vurgu yaparak, “Bir zurna kırıldığı zaman yenisine kavuşmak için iki üç sene beklenirdi. Şimdi bir telefonla İstanbul’daki marangozdan kargo istiyorsun. Biz bunun çilesini çektik,” sözleriyle gelenekle bugünün farkını anlattı.
Girgin ayrıca, zurna kamışının önemine ilişkin ilginç bir anısını paylaştı. Ünlü bir zurnacının kamışını denediği için babasından azarladığını ifade eden Girgin, babasının disiplinine rağmen bu tutumun kendisini daha çok geliştirdiğini söyledi.
“Kılık kıyafet bir müzisyende olmazsa olmazdır”
Belgeselde, sanatçı duruşunun yalnızca müzikle değil, tavır ve giyimle de ilgili olduğunu vurgulayan Girgin, sahneye ilk kez kravatla çıktığında çevresinden alaycı yorumlar aldığını ancak zamanla örnek gösterilen bir saygınlık oluştuğunu anlattı:
“Ne elbiseler gördüm içinde insan yok; ne insanlar gördüm üzerinde elbise yok.
Bir müzisyenin önce kendine, sonra kültürüne yakışır hâlde durması gerekir.”
Girgin, Ege ve Trakya bölgesindeki farklı zurna üsluplarından da söz ederek Dibekdere zurnasının kendine özgü “kaba zurna” diye bilinen güçlü tınısının önemini aktardı. Bölgedeki ustaların bu geleneği yaşattığını ve Dibekdere’nin bir marka hâline geldiğini belirtti.
“Teknoloji her güzelliği yener ama kültür adamını yenemez”
Girgin, belgeselde en çok dikkat çeken bölümde kültürel mirasın gelecek nesillere aktarılmasının önemine değinerek, teknolojinin gelişmesiyle birlikte zurna-davul kültürünün geri planda kaldığını ancak bunun tamamen kaybolmasının mümkün olmadığını söyledi:
“Teknoloji her güzelliği yener ama kültür adamlarını yenemez.
Yapay zekâ da koysanız kültür adamının hakkından gelemez. Çünkü bizde gönül var.”
Gelecekte halkın bu kültüre yeniden bağlanması için çeşitli projeler yapmak istediğini dile getiren Girgin, zurna-davul geleneğinin bugün hâlâ Milas düğünlerinin en temel unsurlarından biri olduğunu hatırlattı.
Dibekdere’den çıkan bir kültür mirası
Muğla Valiliği’nin hazırladığı belgesel, hem Girgin’in kişisel hikâyesini hem de Dibekdere’nin yıllardır süregelen müzisyenlik kültürünü geniş kitlelere tanıttı. Milas Kaymakamlığı ise yaptığı açıklamada, kültür taşıyıcılarının kayıt altına alınmasının bölgenin kimliğine önemli katkı sunduğunu ifade etti.
Zurnacı Muhtar Dursun Girgin, yarım asrı aşan ustalığı, sahnedeki duruşu ve kültüre olan bağlılığıyla yalnızca Dibekdere’nin değil, tüm Muğla’nın yaşayan değerlerinden biri olarak gösteriliyor.