Milas'ta taş evlerin hâlâ yaşadığı 3 köy
Zamana meydan okuyan taş evleriyle hâlâ yaşayan üç köyde, doğa ile mimari iç içe geçmiş durumda. Sessiz sokakları, sarmaşıklarla sarılı duvarları ve geçmişten bugüne ulaşan yaşanmışlıklarıyla bu köyler, görenleri adeta bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.
Çomakdağ köyü: İpek kıyafetlerin, taş evlerin ve geleneklerin köyü
Milas’a bağlı Beçin yolu üzerindeki Çomakdağ köyü, Anadolu’nun yaşayan en nadide mimari örneklerinden biri. Yüzlerce yıllık taş evler hâlâ kullanılmakta; geleneksel düğünlerde kadınlar ipek işlemeli giysiler giyiyor, saçlarına çiçekler takıyor. Köydeki evlerin neredeyse tamamı yöredeki taş ocaklarından çıkarılan blok taşlarla inşa edilmiş. Evler, geniş saçakları ve kalın duvarlarıyla hem yazın serin hem de kışın sıcak tutacak şekilde planlanmış.
Kıyıkışlacık köyü: İasos’un gölgesinde taşla örülmüş bir liman kültürü
Kıyıkışlacık, sadece İasos Antik Kenti ile değil, hâlâ yaşayan taş mimarisiyle de büyülüyor. Deniz kenarındaki taş evler, 19. yüzyıl Osmanlı taş işçiliğinin sade ama sağlam örneklerini taşıyor. Bazı evlerin içinde hâlâ antik taşlar bulunuyor. Sokaklar dar, kıvrımlı ve denize açılıyor. Burada geçmişin kokusunu rüzgâr taşıyor. Güneşin batışı, taş duvarlara vurduğunda adeta tablo gibi bir görüntü oluşturuyor.
Menteş köyü: Zeytinlikler içinde kaybolmuş taş evli bir vaha
Milas’ın daha az bilinen ama geçmişini korumakta kararlı köylerinden biri de Menteş. Burası, eski taş evlerin hâlâ barınak olarak kullanıldığı, duvarlarında sarmaşıkların gezdiği sessiz bir vadi köyü. Evler genellikle iki katlı, alt katlar kiler olarak, üst katlar ise yaşam alanı olarak kullanılıyor. Köyün camisinin çevresinde hâlâ ayakta duran taş dükkânlar ve kahvehane ise bu köyün sosyal belleğini oluşturuyor. Zeytin ağaçlarının gölgesinde kalan bu evler, bugünün gürültüsünden uzak, taşla yazılmış bir tarih gibi.