Milas'ın köylerinin eski adları ortaya çıktı: Resmî kayıtlarda yok ama hafızalarda yaşıyor
Her taşında bir hikâye saklı… Milas'ın köyleri, unutulan eski adlarıyla yeniden konuşuluyor. Haritalardan silinse de hafızalardan silinmeyen bu isimler, geçmişin izlerini bugüne taşıyor.
Osmanlı haritalarında geçen sırlar: Milas’ın kaybolan köy adları
Milas’a bağlı onlarca köy, 20. yüzyılın başlarına kadar bugün kullandığımız adlardan farklı isimlerle anılıyordu. Osmanlı tahrir defterleri, seyyah anlatıları ve Cumhuriyet’in ilk nüfus kayıtları bu adların izini sürmemizi sağladı. O dönemlerde köy isimleri çoğunlukla köyün kurucusunun adı, bulunduğu coğrafya veya çevredeki doğal unsurlar dikkate alınarak belirleniyordu.
Kıyıkışlacık mı, Asınkurin mi? Tarihi İasos’un adı nasıl değişti?
Bugün antik kent İasos’un kalıntılarının yer aldığı Kıyıkışlacık Mahallesi, 16. yüzyıl Osmanlı belgelerinde Asınkurin adıyla kaydedilmişti. Zamanla hem göçer yaşam biçimi hem de coğrafi konum dikkate alınarak “kışlak” ifadesiyle birlikte Kıyıkışlacık adını aldı. Ancak bölgedeki yaşlılar hâlâ bu köyün eski adını bilir.
Fesligan’dan Fesliğen’e: Milas ağzında değişen sesler
Milas’ın doğusundaki Fesliğen köyünün adı, 1910’lu yıllarda haritalarda Fesligan olarak geçiyordu. Yerel ağızda bu şekilde anılan köy, 1950’lerden itibaren fesleğen bitkisini çağrıştıran biçimiyle resmî kayıtlara Fesliğen olarak girdi. Bu değişim, sadece bir ses uyumu değil, anlamı da değiştiren bir dönüşüm oldu.
Türbearapyatağı artık çamlı bir yurt
Osmanlı döneminde “Türbe-i Ârâpyatağı” olarak geçen yerleşim, 1960’lı yıllarda Çamlıyurt adıyla değiştirildi. Bu değişiklik, hem dini çağrışımları ortadan kaldırma politikası hem de köyün çam ormanları içinde bulunması nedeniyle yapıldı. Eski adın izleri ise sadece sözlü tarih içinde yaşamaya devam ediyor.
Dört köy birleşti, “Dörttepe” adını aldı
1913 haritalarında Varvil adıyla bilinen bölge, Sığırtmaç, Üçpınar ve Eğerciler köylerinin birleşmesiyle Dörttepe adını aldı. Yeni isim, bölge coğrafyasındaki dört ayrı tepenin konumunu ifade ederken, eski Rumca kökenli ad ise zamanla unutuldu.
Eşekdere’den Sekköy’e: isimle gelen unutuş
Bugün Sekköy olarak bilinen köy, 1904-1911 yıllarında Eşekdere ismiyle kayıtlara geçmişti. 1950’lerde köy statüsü kazanmasının ardından ismi, doğrudan hayvanla anılmaması için Sekköy olarak değiştirildi. Bu tip ad değişiklikleri, “ayıp” görülen isimlerin resmiyetten silinmesi amacıyla ülke genelinde sıkça uygulanmıştır.
Beçin’in unutulan ismi: Mutluca
Beçin Antik Kenti’nin üzerine kurulu modern köy, 20. yüzyıl ortalarında kısa bir süreliğine Mutluca adıyla anıldı. Ancak halkın “Beçin” ismini terk etmemesi üzerine, köy yeniden tarihî adıyla anılmaya başlandı ve Beçin Belediyesi kuruldu. Böylece tarih kazandı, Mutluca unutuldu.
Pınarcık, Mersinet’in yerini aldı
Bugünkü Pınarcık köyü, 19. yüzyıl haritalarında Mersinet olarak anılıyordu. Bu adın Rumca kökenli olduğu tahmin ediliyor. Cumhuriyet sonrası değişen adla birlikte, köyün doğal su kaynaklarına atıf yapan Türkçe bir ad seçildi. Köy meydanındaki 300 yıllık çeşme hâlâ su veriyor.
Yusufça'nın öyküsü: Tahtacı’dan bugüne
Milas’ın dağlık bölgelerinden biri olan Yusufça, 1928’de “Kayabaşı (Tahtacı)” adıyla kayıtlara geçmişti. Köy, Tahtacı Türkmen Alevileri’nin yaşadığı bir yerleşim olarak bilinmekteydi. 1960’lardan sonra köyün ileri gelenlerinden Yusuf Ağa’nın adı yaşatılarak Yusufça ismi benimsendi.
İsimler değişti ama hafızalar yaşıyor
Milas’ın köy adları üzerine yapılan bu derinlikli çalışma, sadece kelime düzeyinde değil; bir kültürel mirasın yeniden okunması anlamını taşıyor. Her köy adı, o köyün geçmişiyle, insanıyla ve doğasıyla sıkı sıkıya bağlı. Resmî kayıtlarda değişse de, bazı adlar halkın hafızasında yaşamaya devam ediyor.